top of page

Tarım Yapılan Arsa Vasfındaki Taşınmazın Emlak Vergisi

Güncelleme tarihi: 18 Eki 2022

Bir kısım vergilerin tahakkuk ve tahsil yetkisi yerel idarelere yani belediyelere bırakılmıştır. Ancak belediyeler bu yetkiyi kullanırken vergi dairesi kadar titiz davranmamakta; bazen, vergiyi doğuran olayı ve matrahı hatalı olarak tespit etmektedir. Buna verilebilecek en iyi örnek; tarla olarak nitelendirilmesi gereken ve “tarla” olarak vergi alınması gereken arazinin “arsa” olarak nitelendirilmesi ve vergi alınmasıdır. Keza mükellefin, tarla üzerinden beyan ettiği ve ödediği vergiler, belediyeler tarafından “doğru” kabul edilmeyerek mükellefe “arsa” üzerinden vergi tarhiyatı yapılmakta ve ayrıca “mükellefin hatalı bildirim yaptığı” iddiası ile bir kat vergi ziyaı cezası uygulanmaktadır. Yine arsa vergisinin yanında, bu vergiye bağlı olan "kültür varlıklarını koruma katkı payı" ("katkı payı") da mükelleflerden istenmektedir. Bu şekilde cezalı vergi tarhiyatları, belediyeler tarafından kimi zaman ihbarname dahi gönderilmeksizin doğrudan ödeme emri gönderilerek tahsil edilmeye çalışılmaktadır.


2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 98. Maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanuna göre alınacak vergi, harç ve katılma payları hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve bunların ek ve tadilleri hükümleri uygulanır'' denilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığından bahisle tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde dava açabileceği hükümlerine yer verilmiştir.


Mükellefin malik olduğu taşınmazın, arsa vasfında olduğundan bahisle ilgili yıllarda, vergi ziyaı cezalı arsa vergileri ile kültür varlıkları koruma katkı paylarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin mükellefe tebliğ edildiği ve mükellef tarafından davac açıldığı, davacının ödeme emrinin tebliği üzerine söz konusu taşınmaza ilişkin tarla vasıflı tapu kaydının bulunduğu, taşınmaz üzerinde meyve ağacı, mavi ladin, sedir ağaçları ve ayrıca tavuk kümesleri ile büyükbaş hayvanların bulunduğu, taşınmazda tarım ve hayvancılık yapıldığının tespit edilmesi için davalı idareye başvuru yapıldığı, davalı idare tarafından başvurunun reddi üzerine dava açıldığı olayda, tarla vasfında bulunan taşınmazın arsa olarak vergilendirilmesine yönelik davacı iddiasının borcum yoktur kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.


Açılan davada mahkemece, UYAP TAKBİS sisteminden sorgulama yapılmaktadır ve dava konusu ödeme emri içeriği arsa vergileri ile kültür varlıkları koruma katkı paylarına ilişkin taşınmazın vasfı, yani arsa mı yoksa tarla mı olduğu ve hissedarlar belirlenmektedir. Yine mahkemece, davalı idareye söz konusu taşınmazın imar durumu, taşınmaz üzerinde hisse sahibi olan başka maliklerin olup olmadığı, var ise vergi/ceza borçlarının malik olanlar arasında payları oranında tahakkuk ettirilip ettirilmediği müzekkere ile sorulur.


213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) bendinde ifade edildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.


1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 12. maddesinde, belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazinin arsa sayılacağı, belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin arsa sayılacağının Bakanlar Kurulu Kararı ile belli edileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme istinaden hazırlanan ve 11/03/1983 tarihli ve 17984 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28/02/1983 tarihli ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki "Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar"ın 1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde, belediye ve mücavir alan sınırları içinde, imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan veya imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan parsellenmemiş arazi ve arazi parçalarının arsa sayılması, ancak bu yerlerdeki arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılmaları halinde arsa sayılmayarak araziye ait oran üzerinden vergilendirilmeleri öngörüldüğü, 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçaları; zirai faaliyet dışında kullanıldıkları, boş tutuldukları, bir yıldan fazla süre ile nadasa bırakıldıkları, beyanda bulunulması gereken yılı izleyen yılbaşından itibaren 5 yıl içinde herhangi bir şekilde ahara devir ve temlik edildikleri takdirde arsa sayılarak, geçmiş yıl vergileri, 1319 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 2, fıkrası hükmü de nazara alınarak arsaya ait nispet üzerinden tarh, tahakkuk ve tahsil edileceği, bu kararda sözü edilen zirai faaliyetin kapsam ve niteliğinin Maliye Bakanlığı'nca belirleneceği 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yazılı yerlerde bulunan arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanıp kullanılmadığı vergi dairesince yoklama ile tespit olunacağı, 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamına giren belediyeler, Belediye ve arsa mücavir alan sınırları içinde imar planı ile iskân sahası olarak ayrılan yerlerin sınırlarını, bu kararın yayımı tarihinden itibaren 1 ay içinde, imar planından çıkartılmış ölçekli ve koordineli paftalar üzerinde göstermek suretiyle yetkili vergi dairelerine bildirmekle mükellef oldukları, 6. maddesinde ise, arsa sayılan yerlerin arazi olarak veya arazi sayılan yerlerin arsa olarak beyan edilmiş olması halinde, vergilemenin; ilgili vergi dairesince re'sen düzeltileceği ve eksik vergiler ikmal edileceği, fazla alınmış vergilerin de mükelleflere red ve iade olunacağı hükümlerine yer verilmiştir.


Konu ile ilgili olarak 13/07/1984 tarihli ve 18447 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16 Seri Numaralı Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği'nin III/A bölümünde ayrıntılı açıklamalar yer almaktadır.


Bu itibarla, mükellefe ait tarla vasfındaki taşınmazın; kararın 1. maddesinin (a) veya (b) fıkrası hükmü uyarınca arsa vasfında sayılması, yalnızca davalı idare tarafından gerekli tespitlerin yapılması ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile mümkün olabilecektir. Vergi idaresi tarafından söz konusu taşınmazın zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak yoklama ile tespit yapıldığına dair belge bulunmuyor ise vergileme işlemlerinin vergi dairesi tarafından yerine getirilmesi gerektiği, tarla vasfındaki taşınmazın hangi hal ve şartlarda arsa niteliğine çevrilebileceği açık olduğu hususları da birlikte değerlendirildiğinde; taşınmazın tarla vasfında nitelendirilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu suretle, vergi idaresince arsa olarak nitelendirilen ve bu şekilde vergi tarh işlemi yapılması sonucu gönderilen ihbarname veya ödeme emrinin açılacak dava sonucunda iptali gerekmektedir.


Gayrimenkul Hukuku hakkında "Faizlerin Düşmesi Nedeniyle Konut Kredinizi Yeniden Yapılandırdıysanız Dikkat Edin" ve benzeri konulardaki içeriklere ulaşmak ve Gayrimenkul Hukuku Avukatı ile online görüşme ayarlamak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz!



3.055 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page