top of page

Malpraktis Davaları ve Hekim Mesleki Sorumluluk Sigortası

Malpraktis (tıbbi hata), son günlerde sık sık gündeme gelen bir konudur. Tıbbi hatalar zor şartlarda hizmet veren hekimleri tazminat talebiyle karşı karşıya getirdiği gibi iyileşmek için hastanelere başvuran hastalar üzerinde de ciddi zararlara yol açabilmektedir. Bu nedenle geliştirilen koruma mekanizmalarından biri de sağlık personelinin tıbbi hatalarından doğan mali sorumluluklarının sigorta edilmesidir. Kısaca Hekim mesleki sorumluluk sigortası olarak anılan “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” 2010 yılında çıkarılan Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile zorunlu bir sigorta haline gelmiştir. Bu sigorta türü ülkemiz için yeni bir uygulama sayılsa da dünyanın 1970’lerden beri üzerinde ciddiyetle durduğu bir konudur.


Malpraktis Nedir? Kimler Malpraktise Karşı Sorumluluk Sigortası Yaptırabilir?

Mesleki sorumluluk sigortalarında, sigortalının mesleğini uygularken üçüncü kişilere verebileceği maddi ve bedeni zararlardan doğan tazminat talepleri teminat altına alınır. Dünya Tabipler Birliği’nin yaptığı tanıma göre malpraktis; hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır. Bu durum, tedavi sırasında görülen ve hekimin hatası olmayan durumlarla (komplikasyonlar) karıştırılmamalıdır. Hekim sorumluluk sigortası Genel Şartlar m.A.1’e göre; tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların mesleki faaliyetlerini yürütürken, mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak kendisine yapılan tazminat taleplerine ve bu taleple bağlantılı yargılama giderleri ile hükmolunacak faize ve makul giderlere karşı teminat sağlayan bir sigorta türüdür. Kanunda belirtilen kapsama göre sağlık personeli mesleğini yerine getirirken sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğması için şu şartların sağlanmış olması gerekir;

  • Mesleki faaliyet yerine getirilirken zarar verilmiş olması,

  • Zararın sigortalının kasıtlı olmayan bir şekilde kusurlu davranışından kaynaklanması

  • Sözleşme süresi içinde meydana gelen bir olaydan dolayı aynı süre veya sözleşme sonrasında tazmin talebinde bulunulması

  • Sözleşmeden önce meydana gelmiş fakat sigorta süresi içinde tazmin talebinde bulunulmuş olması

  • Poliçe limitlerinin aşılmaması

Sigorta Teminatı Dışında Kalan Haller Nelerdir?

Sigorta teminatı dışında kalan haller ise Genel Şartlar m.A.3 ‘te şu şekilde sıralanmıştır: a) Sigortalının, mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri. b) Sigortalının, poliçe kapsamındaki kuruluşların sorumluluk alanı dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri. c) Her tür ceza ve cezai şartlar. ç) Tıbbi mesleki faaliyet gereği yapılanlar hariç her türlü deneyden kaynaklanan tazminat talepleri.


Taraflara Yüklenen Yükümlülükler Nelerdir?

Poliçe kapsamında hem sigortalıya hem sigortacıya bazı yükümlülükler yüklenmiştir. Bunlar bildirme yükümlülüğü ve sigortacının hukuki yardımı olarak sıralanabilir.

Bildirme yükümlülüğü bulunan sigortalı hekim, rizikonun gerçekleşmesi halinde bu durumu TTK.m.1475’e göre 10 gün içinde sigorta şirketine bildirmelidir. Bildirim yükümlülüğünün ihlali halinde duruma göre tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilebilir. Sigorta şirketi, rizikonun gerçekleştiğini hekimin bildirimi dışında herhangi bir şekilde daha önce fiilen öğrenmişse tazminattan ya da bedelden indirim yapılamaz.

Sigortacının hukuki yardımının kapsamı ise TTK.m.1476’da belirlenmiştir. Buna göre sigortacı rizikonun gerçekleştiği ihbarını aldıktan sonra 5 gün içinde sigortalıya zarar gören kişinin yönelttiği taleplere karşı gerekli hukuki iş ve işlemleri yürütüp yürütmeyeceğini, savunmaya yardımda bulunup bulunmayacağını bildirmelidir. Sigortacı hukuki işlemleri yürütürken sigortalının hak ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Sigortacı bildirimde bulunmamışsa, sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı öder. Ancak, sigortalının sigortacının onayını almadan yaptığı sulh sözleşmesi, bildirimden itibaren 15 gün içinde onay verilmemişse, sigortacıya karşı geçersizdir; sigortacı haklı olmayan sebeplerle sulhe onay vermekten kaçınamaz.

Rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigortacı teminat kapsamında bulunan zararlara ilişkin tazminatı gerekli incelemeleri yaptıktan sonra ödemekle yükümlüdür. Tazminatı ödeyen sigortacı sigortalının yerine geçer ve sorumluluğu olan kişilere karşı rücu hakkını kullanabilir.


Konu ile ilgili sorularınızı uzman avukatımıza online görüşmede sormak için aşağıdaki bölümden randevu oluşturabilirsiniz.





299 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page