DOKTOR HATASINDAN (MALPRAKTİS) DOĞAN TAZMİNAT DAVASI
Günümüzde tıp bilimi ve teknoloji alanındaki gelişmeler sonucu sağlık hizmetleri ve tedaviler oldukça çeşitlenmiştir. Öyle ki artık doktor hasta ilişkisi, ihtiyaca dayalı bir tedavi olmaktan öte hastadan çok tüketiciye verilen seçimlik bir hizmet halini almıştır. Hasta doktor ilişkisinin; ihtiyaç duyulan zorunlu tedaviden çıkıp isteğe bağlı seçimlik bir hizmet alımına dönüşmesi pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Bu noktada alınan sağlık hizmetinin zorunlu veya isteğe bağlı olması farketmeksizin; sonucun eksik bilgi, yanlış tedavi, deneyimsizlik veya ihmal gibi sebeplerle olumsuz veya hastanın zarar gördüğü bir durumla sonuçlanması doktor hatasını (Malpraktis) ortaya çıkarmaktadır.
Tıbbi uygulama hatası(TUH) olarak da adlandırılan doktor hatası (malpraktis) geniş anlamda yalnızca doktor hatalarını değil, bunun yanında sağlık personeli, sağlık işletmesi, sağlık kurumu ve bunlara bağlı unsurların sebep olduğu her türlü eksiklik sonucu ortaya çıkan hasta zararını ifade etmektedir.
1. HASTANIN HAKLARI NELERDİR?
Hastanın, insan olmasından kaynaklı olarak sahip olduğu en üst düzey hak öncelikle yaşam hakkıdır. Bu hak uluslararası sözleşmelerle korunduğu gibi Türk Anayasasıyla da korunmaktadır.
Hastanın yaşam hakkına bağlı olan bir diğer hakkı ise sağlık hakkıdır. Bu noktada devlet, anayasada açıkça belirtildiği üzere, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşamasını sağlamakla görevlidir. Kişiler bu nokta da sağlık hizmeti alırken; insanca müdahale, ayrımcılığa uğramama, gerekmedikçe vücut bütünlüğü ihlal edilmemesi ve özel hayatına dokunulmamasını isteme hakkına sahiptir.
2. DOKTOR HASTA İLİŞKİSİ NEYE DAYANIR?
Hasta ile doktor arasında, bir tarafın ücret karşılığı tedavi olmayı diğer tarafında bu tedaviyi tıbbi standartlara uygun olarak yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmesel bir ilişki mevcuttur.
Tedavi amacı taşıyan bu tip ilişkiler hukuken vekalet sözleşmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Vekalet sözleşmesinin en önemli özelliği ise vekilin yani doktorun verdiği tedaviyi özenle gerçekleştirme yükümlülüğü altında olması ancak sonucun gerçekleşeceğini taahhüt etmemesidir.
Ancak bu ilişkinin niteliği estetik müdahalelerde değişmekte olup hasta ile doktor arasındaki ilişki bu kez eser sözleşmesi olarak karşımıza çıkar. Bu durum günümüzde hala tartışma konusu olsada Yargıtay’ın bu yönde sürerlik kazanmış görüşüne göre estetik müdahaleler eser sözleşmesi olarak değerlendirilmekte ve buna göre sonuca bağlanmaktadır.
Eser sözleşmesinin en önemli özelliği ise, vekalet sözleşmesinden farklı olarak sonucun doktor tarafından taahhüt edilmiş olmasıdır. Bu noktada doktor hastasına karşı yapılacak estetik operasyon sonucunda vaadettiği sonuç ile bağlı olup aksi bir sonucun ortaya çıkması halinde doktor çıkan sonucun zararlarından hukuken sorumlu olacaktır.
3. TIBBİ MÜDAHALE-DOKTOR MÜDAHALESİ İÇİN İZNİNİZ ALINDI MI?
Doktorunuzun tedavi için uygulanacak müdahale, operasyon veya işlemlerle ilgili size detaylı bilgi vermesi ve işlem öncesinde sizden sözlü olarak izin alması gerekir. Aydınlatılmış onam olarak da adlandırılan bu izin, hastanın kendi bedeni üzerinde gerçekleştirilecek müdahale hakkında detaylı bilgiye sahip olması ve bunu hür iradesiyle kabul etmesini ifade etmektedir.
Bu noktada hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale hakkında karar verebilecek durumda olması önem arz etmektedir. Yani bu izinin ameliyattan hemen önce alınması, alınan rızanın hukuka uygun olmadığı sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise doktor sorumluluğunda olduğundan doktorun bu konuda hastayı aydınlatması ve hastanın kabul iradesini sağlıklı koşullarda verdiğini gözetmesi gerekir.
Bazı müdahalelerde ise bu iznin sözlü olarak alınması yeterli olmayıp mutlaka yazılı olarak alınması gerekmektedir. Örneğin büyük cerrahi müdahaleler öncesi rızanın yazılı alınması hukuki gerekliliktir. Aksi durumda doktor her ne kadar hatalı bir işlem yapmamış olsa da vücut bütünlüğünü rıza olmadan ihlal etmiş olacağından buna bağlı sorumluluğu doğacaktır.
4. DOKTOR ZARARI (MALPRAKTİS) – İSTENMEYEN ZARAR (KOMPLİKASYON)
Tıbbi müdahaleye bağlı olarak ortaya çıkan zarar her zaman doktor hatası yani malpraktis olarak nitelendirilmez. Öyle durumlar vardır ki doktor her türlü önlemi alıp tüm özeni göstermesine rağmen istenmeyen zararlar meydana gelebilir. Bu durum tıp dilinde komplikasyon olarak adlandırılmaktadır.
Komplikasyon oluşması, genel olarak hastada meydana gelen zarardan doktorun gerek hukuki gerekse de cezai anlamda sorumlu olmadığı anlamına gelmektedir. Ancak doktorun bu noktadaki sorumluluğu, tedavi öncesinde hastayı yeterli ve doğru bilgilendirmesine ve hastanın rızasını aldıktan sonra hastaya tedaviyi uygulamış olmasına bağlıdır. Nitekim hasta usulüne uygun şekilde aydınlatılmamış ve müdahaleye ilişkin rızası alınmamışsa, doktor komplikasyon sonucundan oluşan zarardan sorumlu tutulabilecektir.
5. DOKTOR HATASI – KOMPLİKASYON AYRIMI NASIL YAPILIR?
Mahkeme önüne gelen bir doktor hatası dosyasında istenmeyen sonucun, bir doktor hatasından mı yoksa komplikasyondan mı kaynaklandığını anlayabilmek için bilirkişi incelemesi yaptıracaktır.
Bu inceleme ülkemizde Adli Tıp Kurumu, Yüksek Sağlık Şurası veya Üniversitelerin ilgili bölümlerindeki tıp uzmanlarından oluşan heyetler aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu süreç işin en uzun kısmını oluşturmakta olup dava sürecinde konunun birden çok kez bilirkişi incelemesine tabi tutulduğu tarafımızca görülmektedir. Bu noktada sabırlı olmak ve doğru hamlelerle sonucu hedeflemek dava sürecinde önem arz etmektedir.
6. DOKTOR BANA ZARAR VERDİ NE YAPMALIYIM?
Öncelikle sakin olmanız ve bu sürecin uzun ve çetin bir süreç olduğunu bilmeniz gerekir. Eğer hekiminizin hatalı bir tedavi uyguladığını düşünüyorsanız uğradığınız bedensel veya ruhsal zararın tespiti için gecikmeksizin bir sağlık kuruluşundan rapor almanız dava sürecine katkı sağlayacaktır.
Akabinde ise hasta olarak uğramış olduğunuz zararın giderilmesi için gerek sizin gerekse de yakınlarınızın başvurabileceği birçok yol mevcuttur. Eğer doktor bir devlet hastanesi çalışanı ise kurumun bağlı bulunduğu bakanlığa idari soruşturma için şikâyette bulunulabilir. Yine hastane bünyesindeki etik kuruluna şikâyet de mümkündür.
Ayrıca uğranılan zararın giderilmesi için doktor aleyhine tazminat davası açılabilecektir. Bu davada tedavi masrafları, mevcut olması durumunda uğranılan iş gücü kaybı, kazanç kaybı, ölüm halinde cenaze giderleri ve ardında kalanlar için destekten yoksun kalma tazminatı maddi tazminat olarak istenebilecektir.
Yine doktor hatası sonucu sizin veya yakınlarınızın duyduğu ızdırap ve keder nedeniyle, olaya uygun nitelikte bir manevi tazminat da ayrıca talep edilebilecektir. Manevi tazminat miktarını hakim hakkaniyet çerçevesinde belirleyecektir. Bunların yanında doktorun müdahalesinin TCK’da tanımlanan suçlardan birini oluşturması halinde savcılığa suç duyurusunda bulunmak da mümkündür.
Her ne kadar bu süreçte avukat tutmanız zorunlu olmasa da tüm bu başvuru yolları ve türleri, söz konusu işlem ve uğradığınız zarar hakkında detaylı bir inceleme yapılması doğru yolun belirlenmesinde önemlidir. Bu nedenle alanında uzman bir avukattan yardım alarak uzun ve zorlu bir süreç olan malpraktis davanızı avukatınız aracılığıyla yürütmeniz sizin için en doğru seçim olacaktır.
Detaylı bilgi almak için, online avukat danışma hizmeti kapsamında yazının sahibi uzman avukatımıza linke tıklayarak sorunuzu sorabilirsiniz.
Comentarios